18 Aralık 2009 Cuma

The Taking of Pelham 1 2 3

Gösterim Adı: Metrodan Kaçış
Yıl: 2009
Yönetmen: Tony Scott
Oyuncular: Denzel Washington, John Travolta, John Turturro, James Gondolfini


Son zamanlar birlikte "pek olmasa da" iyi diyebileceğimiz işler çıkaran Tony Scott ve Denzel Washington'ın biraraya geldiği, sağlam oyuncu kadrosuyla dikkat çeken bir başka aksiyon filmi.


Ryder kod adlı birisi (John Travolta) yanına aldığı eski bir vatman ve 2-3 adet eli silahlı eleman ile New York şehrinde Pelham 123 isimli metroyu esir alır. Sadece ve sadece metro yönetim merkezinde metro akışını kontrol eden Walter Garber (Denzel Washington) ile rehine diyaloğunu devam ettirmek ister ve aslında planları da, yöntemleri de basittir.


Açıkcası benim için klişe bir rehine filminden öteye gidememiştir. Sadece Tony Scott'a has hareketli geçişler ve Denzel Washington faktörü filmi farklı kılmış diyebiliriz. Bir pazar günü kolay hazmedebilecek bir film izlemek isteyenler için önerilebilir.

Filmin IMDB puanı: 6.5
Benim puanım: 6.5
Toplam Hasılat: 70 milyon $

Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar: -

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- 100 milyon dolara mal olmuştur. Bütçenin çoğunluğunu oyuncu ücretleri oluşturmaktadır.

- The Taking of Pelham One Two Three isimli 1974 yapımı filmin remake'idir.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Barda


Yıl: 2007

Yönetmen: Serdar Akar

Oyuncular: Nejat İşler, Melis Birkan


Türk sinemasının belki de en sert, en cesur sahnelerine sahip filmi. Gişe ya da sanat odaklı gidip gelen Türk sinemasının orta yolu bulduğu ender yapımlardan birisi ayrıca...


Daha önce Gemide filmi ile küfür dağarcığımıza yeni tabirler katan Serdar Akar'ın yönettiği filmde Nejat İşler'in oyunculuğu yine ayakta alkışlanacak cinstendir. Çoğu insanın bu filmi izledikten sonra "Nejat İşler'den tiksiniyorum" yorumunu yapması da kendisinin psikopat Selim karakterini oldukça gerçekci oynadığının bir kanıtıdır.


Oyunculuktan söz açılmışken, diğer oyuncuların, daha doğrusu filmde mağdurları oynayan gençlerin oyuncuları oldukça başarısız. Psikopat kısmının daha iyi diyebiliriz, zaten psikopat rolü yapıp da kötü oynamış diye adledilen çok az oyuncu vardır.


Filmin konusu kısaca şöyle:


Hali vakti ve neşesi yerinde bir grup genç hemen hemen her gün aynı barda takılmaktadırlar. Bir gün geç saate kadar eğlenirler, mekanda sadece kendileri ve arkadaşları barmen kalır. İçeri zorla girip huzursuzluk yaratan Selim ve arkadaşlarına cevap veren gençler için o gece hayatlarının en uzun gecesi olacaktır...


Eleştirilerden de dikkat edeceğiniz üzere, işgence ve tecavüz sahnelerinin iç acıtıcı olduğu bir gerçektir. İnsan izlerken ürperiyor, aynı durumun kendi başına gelmesini halinde neler olacağını düşünüyor ve bu sefer iyice midesi bulanıyor. İzlemesi zor bir film diyebiliriz.


IMDB puanı: 6.8

Benim puanım: 7.5

14 Aralık 2009 Pazartesi

Jakob the Liar


Gösterim Adı: Jacob'ın Yalanları
Yıl: 1999
Yönetmen: Peter Kassovitz
Oyuncular: Robin Williams, Alan Arkin

Nazi işgali altında bir yahudi ghettosunda yaşayan Jacob günün birinde alarm sırasında dışarda olur ve durumu Nazilerin kumanda merkezindeki görevli subaya izah etmek için içeri alınır. Bu sırada kazara radyodan ki yahudilerin her türlü haber kaynağını kullanmaları yasaktır, Rusya'nın 400 km ötedeki bir kasabada Nazilerle savaştığın haberini duyar. Mahallesine geri döndüğünde arkadaşının intiharını önlemek için duyduğu bu kısa haberi biraz şekillendirerek positif bir yalan söylemek zorunda kalır ve artık herkesin radyosu olduğuna inandığı, kendisinden haberleri almak için ağzını yokladığı bir insan haline gelir. Jacob ister istemez yalanlarına devam etmek zorunda kalacaktır...

Robin Williams'ın her zamanki jest ve mimikleriyle canlandırdığı Jacob karakterinin ölmüş karısıyla konuşmaları, yalan söylerken yaptığı doğaçlamaları bu karakterin ne kadar renkli oluşunu bize gösteriyor. Ayrıca, içinde bulundukları kötü ortamda insanları yaşama bağlamak için yalandan da olsa umut dağıtması yine bu karakterin filmin özü olduğunu gözler önüne seriyor. Yani başlı başına bir karakter filmi diyebiliriz. Onun dışında başarısız unsurları yok değil filmin. Alman aksanlı ingilizce(?) çabası, süresinin kısa oluşu bunlardan bazıları. Ama yine de gişe başarısızlığını haketmemiş br film diyebiliriz. Ayrıca umut dolu filmlere özel ilgisi olanların oldukça hoşuna gidebilecek bir yapım.

Filmin IMDB puanı: 6.1
Benim puanım: 7.0
Toplam Hasılat: 5 milyon $

Filmin kazandığı önemli ödül ve adaylıklar: -

Filmle ilgili ilginç anektodlar: -

X-Men Origins: Wolverine


Gösterim Adı: Wolverine
Yıl: 2009
Yönetmen: Gavin Hood
Oyuncular: Hugh Jackman

Güney Afrika'lı yönetmen Gavin Hood'un yönettiği, X-Men serisinin önemli bir karakteri olan Wolverine'in ilginç hikayesini anlatan 150 milyon dolar bütçeli bir film.

Wolverine ki gerçek adı Logan'dır, 200 yıl önce doğmuş olan, yaraları kendi kendine iyileşen ve ellerinden çıkabilen kemikleriyle sıkı dövüşebilen birisidir. Kardeşi Victor'ın da benzer özellikleri vardır fakat ellerinden kemikler çıkmaz ama daha güçlü olduğu bir gerçektir. Yıllarca ayrılmadan savaştan savaşa koşan bu 2 kardeş, devletin gizli yürüttüğü bir mutant projesinin ister istemez bir parçası olurlar ve bu projeyi yürüten Stryker'ın dalavereleri yüzünden birbilerlerine düşman kesilirler. Wolverine hem intikam hem de gerçeğin peşinden koşacaktır...

X-Men serisi kadar efektli olmasa da yine aksiyon sahneleri kaliteli, karakterlerin çekiciliği yerinde olmuş bir yapım diyebiliriz. Hugh Jackman'ın gün geçtikçe gelişen oyunculuğunun artı bir getirisi olmuştur. Senaryoda zaman zaman klişe ve kopukluklar olmuştur ama bu hatalar bu tarz filmlerin artık demirbaşı olduğu için katlanılabilir hale gelmiştir.
Ayrıca bu konsepte ait bir başka film daha bizleri beklemektedir. X-Men Origins: Magneto

Filmin IMDB puanı: 6.7
Benim puanım: 7
Toplam Hasılat: 200 milyon $

Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar: -

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Zack Snyder ve Bryan Singer başka yapımlarla meşgul oldukları için projeyi yönetmeyi reddetmişlerdir.
- Popüler bir mutant olan Gambit ilk kez bu filmde gözükmüştür.

10 Aralık 2009 Perşembe

Bolt


Yıl: 2008
Yönetmen: Byron Howard
Seslendirme: John Travolta

Pixar'ın gölgesinde kalan Walt Disney'in sağlam kazanç elde ettiği eğlenceli fakat biraz daha çocuksu animasyonu.

Bolt, bir TV dizisinin süper kahraman köpeğini oynayan, fakat bunun gerçeksi olması için yapımcılar ve yönetmenler tarafından sanki tüm bu olanlar gerçekmiş gibi kendisine yutturulan sevimli bir köpektir. Bir gün sette tutulduğu karavandan kaçar ve gerçek dünyayla tanışmış olur.


Filmin IMDB puanı: 7.4
Benim puanım: 6.5
Toplam hasılat: 200 milyon $

Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar:

Oscar adaylığı: En iyi animasyon filmi

9 Aralık 2009 Çarşamba

State of Play


Gösterim Adı: Devlet Oyunları
Yıl: 2009
Yönetmen: Kevin McDonald
Oyuncular: Russel Crowe, Ben Affleck, Helen Mirren


Amerikan Kongresi'nin yakışıklı, soğukkanlı ve temkinli üyesi Stephen Collins (Ben Affleck), bağlı olduğu siyasi partinin geleceğini temsil eder. Savunma harcamalarını denetleyen komitenin başkanlığı gibi bir görevi vardır. Yaklaşan başkanlık seçimleri için partisinde tüm gözler onun üzerine çevrilmiştir. Onun araştırma asistanının ve metresinin vahşice öldürülmesi üzerine o güne kadar derinlerde bir yerde gömülü duran sırlar birer birer ortaya çıkmaya başlar.

Araştırmacı gazeteci McCaffrey'nin (Russell Crowe) bu olaya ilgi duymasının iki sebebi vardır. Birincisi Collins onun eski arkadaşıdır, ikinci sebebi ise acımasız editörü Cameron Lynne’dan (Oscar ödüllü Helen Mirren) bu olayı araştırma görevi almıştır. Çaylak gazeteci partneri Della Frye (Rachel McAdams) ile birlikte katilin kimliği üzerindeki esrar perdesini kaldırmaya çalışan McAffrey, ülkenin güç dengelerini sarsacak bir komployu ortaya çıkartacak adımları atmaya başlar.

Sahte doktorların ve yozlaşmış zengin politikacıların var olduğu bir kentte çok önemli bir gerçeği öğrenecektir: Milyar dolarlar tehlikeye girmişse hiç kimsenin sadakati, güvenirliliği, sevgisi ve hayatı güvence altında değildir. (Beyazperde)

Tür olarak kimine sıkıcı kimine sürükleyici gelebilecek olan politik gerilim türüne ait başarılı bir film. Hem oyuncu kadrosunun zenginliği hem de politik eleştiri yapabilecek cesareti olması artı yönlerinden birisi olmuş. Medyanın politika üzerindeki etkisini, politikanın da varlığını korumak için neler yapabileceğini anlatan bir yapım.


Filmin IMDB puanı: 7.4

Benim puanım: 6.5

Toplam hasılat: 50 milyon $


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar: Belli değil


Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Gazeteci McCaffrey rolü için ilk önce Brad Pitt ile anlaşılmış.

- Bir çok yönetmen filmi çekmek için aday gösterilmiş. Jim Jarmusch, Brian DePalma, Ang Lee...

19 Kasım 2009 Perşembe

Twilight


Gösterim Adı: Alacakaranlık

Yıl: 2008

Yönetmen: Catherine Hardwicke

Oyuncular: Robert Pattinson, Kristen Stewart


Çıktığı andan itibaren gençlik tarafından tutkuyla sevilen, serinin kitap satışlarının bir anda artmasına, şu sıralar çıkacak 2. filmin ilk gösterim biletlerinin hızla tükenmesine neden olan romantik bir vampir filmi.


Filmin farklı bir vampir filmi olmasından ziyade, ortaya koyduğu imkansız aşk konusu ve karizmatik karakterle bu kadar ilgi çektiği bir gerçek. Film hakkındaki tüm konuşulanlarda Robert Pattinson'ın delici bakışları, esas kızın tavırları geçmekte. Kitabı okumadığım için ne kadar başarıyla uyarlanmış bilemeyeceğim ama, bu söylenenlerle sınıflanacak, MTV gençliğinin favorisi olarak anılması gereken bir film değil. Gösterilen ilgi kadar iyi bir film değil belki ama dalga geçilecek kadar da kötü değil, hatta seri başlangıcı olarak düşünürsek çok da başarılı ve seyir zevki yerinde.


Bella Swan (Kristen Stewart), Phoenix'den, annesinin yanından ayrılarak babasının yanına, Alaska'da ufak bir kasabaya gelir. Burada güzelliği ile okulda ilgi odağı olur. Biyoloji dersinde, milletin soğuk nevale olarak adledtiği fakat karizmasının da herkes tarafından onaylandığı Edward Cullen (Robert Pattinson) ile tanışır. Edward bir vampirdir fakat ailesiyle beraber insan kanı içmemeye yıllar önce yemin etmiştir. Bella gizemli Edward ile tehlikeli bir aşka yelken açar...


Daha önce de dediğim gibi seri filmi başlangıcı olarak başarılı. Oyunculuk, müzikler vs. bir aşk filmi için normal diyebiliriz ama görsel efektler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. O hızlı hızlı koşma sıçrama sahneleri bir tv dizisi kalitesinde. Umarım serinin diğer filmlerinde bu eksikliklerini giderirler.


Filmin IMDB puanı: 5.9

Benim puanım: 7.0

Toplam Hasılat: 382 milyon $


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar:


Önemli ödül yok. Toplam 19 ödül & 4 adaylık.


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- Kristen Stewart'ın gözleri normalde yeşil fakat karakterin gözleri siyah olduğu için lens takmıştır.


- Edward rolü için 5000'in üzerinde aktör denenmiştir.


- Filmin soundtracklerinde Robert Pattinson'ın 2 adet performansı mevcut.



17 Kasım 2009 Salı

Zorba the Greek


Gösterim Adı: Zorba

Yıl: 1964

Yönetmen: Mihalis Kakogiannis

Oyuncular: Anthony Quinn, Alan Bates, Irene Papas, Lila Kedrova


Oynadığı karakterlerle özdeşleşmesiyle ünlü usta aktör Anthony Quinn'in yine oyunculuk dersi verdiği 3 Oscar ödüllü, Nikos Kazantzakis'in aynı isimli romanından uyarlama muhteşem bir film.


Basil (Alan Bates), babasından kalma linyit yatağı araziyi işletmek için İngiltere'den Girit'e gelir. Yunanistan'da kendisini zorla işe aldıran Zorba (Anthony Quinn) ile tanışır. Eli kalemden başka bir şey tutmamış biri olarak Girit'de Zorba'nın yardımıyla maden ocağı kurar ve buranın yaşantısına ayak uydurmaya çalışır. Zorba gibi orjinal bir karakterle güzel olduğu kadar sıkıntılı vakitler de geçirecektir.


İzlerken "aa aynı bizim insanımız" tepkisini vermemize sebeb olan Girit insanını anlatışıyla, o enfes müzikleriyle ve oyunculuklarıyla unutulması zor bir film diyebiliriz. Dul rolündeki, daha sonra The Message filminde de Anthony Quinn'le çalışacak olan Irene Papas çekiciliği ile, Girit'de yaşamına devam eden hafif sıyrık madame Hortense rolündeki Lila Kedrova ise oyunculuğu ile filme renk katmıştır.


Ayrıca son dans sahnesi ise sinema tarihinin en bilinen sahnelerinden birisidir.


Filmin IMDB puanı: 7.8

Benim puanım: 8.0

Toplam Hasılat: Bilinmiyor


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar:


Oscar: En iyi yardımcı kadın oyuncu (Lila Kedrova), En iyi sanat yönetimi, En iyi sinematografi


Oscar adaylığı: En iyi erkek oyuncu (Anthony Quinn), En iyi yönetmen (Mihalis Kakogiannis), En iyi film, En iyi uyarlama senaryo


BAFTA adaylığı: En iyi film, En iyi yabancı aktör (Anthony Quinn), En iyi yabancı aktrist (Lila Kedrova)


Altın Küre adaylığı: En iyi dram filmi, En iyi dram erkek oyuncu (Anthony Quinn), En iyi yönetmen (Mihalis Kakogiannis), En iyi müzik, En iyi yardımcı kadın oyuncu (Lila Kedrova)


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- Anthony Quinn çekimler sırasında ayağını kırmıştır. Son dans sahnesi bu sebebten dolayı istenildiği gibi çekilemese de yine ikon olmayı başarmıştır.

Labyrinth


Gösterim Adı: Labirent

Yıl: 1986

Yönetmen: Jim Henson

Oyuncular: Jennifer Connelly, David Bowie


The Muppet Show'un yaratıcısı Jim Henson'ın hayalgücünden çıkmış bir başka fantastik film.


15 yaşındaki Sarah (Connelly) bir gün küçük kardeşini cinlerin alıp götürmesine dair iddialı isteklerde bulunur ve birden bu isteği gerçekleşir. Kardeşini içinde tuhaf canlıların (Cüce Hoggle, Ludo gibi) yaşadığı ve Jareth isimli goblin kralının (Bowie) egemenliğini sürdüğü labirentlerle çevrili kaleden kurtarmak zorundadır. Labirentleri aşarken dostluklar edinecek, Jareth'in de gerçek planını anlamış olacaktır.


Jennifer Connelly'nin biraz acemice oynadığı fakat David Bowie'nin 40 yıllık oyuncu edasında rol kestiğini söyleyebiliriz. Ayrıca karakterler çok eğlenceli. Fakat senaryo havada kalmış gibi. Alice Harikalar Diyarında'yı anımsatmıyor değil. Fakat masalsı filmleri sevenlerin izlemesi gerektiğini düşünüyorum.


Filmin IMDB puanı: 7.3

Benim puanım: 6.0

Toplam hasılat: 12 milyon $


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar:


BAFTA adaylığı: En iyi görsel efektler


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- Jareth rolü için Michael Jackson ve Sting de düşünülmüş.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Frankenstein Meets the Wolf Man


Gösterim Adı: Frankenstein Kurtadam'a karşı
Yıl: 1943

Yönetmen: Roy William Neill
Oyuncular: Bela Lugosi, Patric Knowles, Lon Chaney J

fragman için tıklayınız

Dönemin en ürkütücü ve en karanlık serisi olan Frankenstein serisinin 4. filmi.

Yine mezar hırsızlığı sahnesiyle başlayan filmde bu sefer ağırlık Kurtadam üzerinde. Yıllar öncesinde ölmüş olan bir insanı mezarından çıkaran soyguncular, bu kişinin dolunayda kurtadam olduğundan haberleri yoktur. Kurtadam olduğu sürede etrafına dehşet saçan, fakat normal halinde bu özelliğinden kurtulmaya çalışan Lawrence Talbot Dr.Frank Mannering'den yardım ister. Dr.Frank, Dr. Frankenstein'in kızının fikriyle Yaratıktan, yani Frankenstein'den yararlanmak ister.

İlk filmler kadar iyi olmasa da gotik görüntüsü ve sosyal mesajlarıyla dönemin saygıdeğer korku filmlerinden birisidir.

Filmin IMDB puanı: 6.4
Benim puanım: 6.5

Kazandığı toplam hasılat: Bilinmiyor


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar: Yok

15 Kasım 2009 Pazar

District 9


Gösterim Adı: Yasak Bölge
Yıl: 2009
Yönetmen: Neil Blompkamp

Oyuncular: Sharlto Copley, Nathalie Boltt

fragman için tıklayınız

Emsallerine göre bir hayli düşük bütçeyle takdire şayan bir iş çıkarmış olan İngiliz-Yeni Zelanda ortak yapımı bilim kurgu-gerilim filmi.

Alışıldığının aksine, dev bir uzay gemisi 80'li yılların ortasında Manhattan, Washington gibi yerlere değil de, Güney Afrika'nın başkenti Johannesburg'un tepesine yerleşmiştir. Bütün dünyayı ayağa kaldıran bu olayda bizimkiler uzay aracının içine girmeyi başarmış, içeride yaklaşık 1 milyon uzaylının bakımsız, bitap bir şekilde beklediğini görürler. Daha sonra bu uzaylıları District 9 adlı, varoş bir bölgeye yerleştiren MNU, bir yandan da sadece uzaylıların dokunuşla ateş alabilen çok güçlü silahları kullanmak için araştırmalarına devam etmektedir. Bu araştırmaları yönetmek için Wikus Van De Merwe'i görevlendiren MNU, daha sonra bu kişinin düşeceği durumdan faydalanmaya çalışacaktır...

Son zamanlar popüler olan dökümantasyon havası verilmiş çekimlerle ile başlayan, yer yer normal çekimlere de dönen filmde görsel efektler bu kamera çekim tekniği ile daha da gerçekci bir hal almış diyebiliriz. Olan biten her şey sanki canlı yayında aniden oluyormuş hissi veriyor. Uzaylıların kostümleri ve diğer makyajlar son derece başarılı. Senaryo ise tüm temelde benzese de alışagelmiş bilim kurgu filmlerinden farklı olan, sağlam göndermeleri ile (ırkçılık, ayrımcılık vs.) dikkat çekebilen bir yapıya sahip. Ayrıca irrite edici sahnelerinin yanında, Güney Afrika varoşlarında 20 sene çetelelerle falan kaynaşmış olan uzaylıların yaşam mücadelesi bir hayli garip, garip olduğu kadar belki de sinema tarihinde bir ilk.

Kısaca farklı ama sağlam bir bilim kurgu filmi izlemek isteyenler, Fly filmindeki gibi değişim sahnelerinden tiksinmeyecek olanlar bu filmi kesinlikle kaçırmamalı derim.

Filmin IMDB puanı: 8.4
Benim puanım: 8.5
Toplam Hasılat: > 140 milyon $


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar: Henüz belli değil

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Peter Jackson yapımcılığını üstlenmiştir.

- Başroldeki Sharlto Copley'nin daha önce profesyonel bir oyunculuğu yok.

- Filmdeki tüm barakalar gerçek.

- Filmin 6 farklı final sahnesi çekilmiş.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Saw V


Gösterim Adı: Testere 5
Yıl: 2008
Yönetmen: David Hackl
Oyuncular: Tobin Bell, Costas Mandylor

fragman için tıklayınız

Testere serisinin en vahşetsiz en kansız filmi kanımca. Kramer'in yine ölmeden önceki planlarından bahseden filmde bu sefer Ajan Peter Strahm ve Ajan Mark Hoffman başrollerde. Konuya açıklık getirme gibi misyon yüklenmiş film sanki ama havada kalmış her şey. Testere serisini yakından takip edenler için izlenebilir ama onun dışında ne zevk verebilir ne de anlaşılabilir kanımca.

Filmin IMDB puanı: 5.8
Benim puanım: 4.5
Toplam Hasılat: 60 milyon $

Analyze This


Gösterim Adı: Anlat Bakalım

Yıl: 1999

Yönetmen: Harold Ramis

Oyuncular: Robert De Niro, Billy Crystal

fragman için tıklayınız


Mafia filminin komediyle buluştuğu ender yapımlardan birisidir. Robert De Niro'nun alıştığımız rollerinden birisini komedi unsuruyla yoğurduğu, Billy Crystal'ın ise başrolü iyi kotarabildiği eğlenceli bir filmi.


Paul Vitti (De Niro), New York'un en ünlü mafya babalarından birisidir. Yalnız kendisinde diğer babalarda görülemeyen psikolojik rahatsızlıklar (aslında normale yakın fakat mafya babasına yakışmayan) baş göstermektedir. Tavsiye usulü psikolog Ben Sobel ile tanışır ve kendisini zorla tedavi ettirmeye çalışır. Vitti'nin durumu çaktırmama zorluğundan daha çok doktorun mafya işlerine girmesi enterasan olmaktadır.


Mafya filmlerine ve İtalyan-amerikan karakteristik özelliklerine alışkın biri olarak, tüm bunlar üzerinden yaptığı göndermeler hoşuma gitti filmin. Bel altına fazla girmeden, fazla cıvıtmadan insanı eğlendirmeyi başarabiliyor. Freud'un anne oğul ilişkisi muhabbeti, İtalyan-amerikanlar arasındaki diyaloglar, De Niro'nun tripleri oldukça iyi. Kısa ve öz, iyi bir film + iyi bir komedi filmi.


Filmin IMDB puanı: 6.6

Benim puanım: 8.0

Toplam Hasılat: 140 milyon $


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar:


Altın Küre adaylığı: En iyi komedi filmi, En iyi komedi filmi erkek oyuncusu (Robert De Niro)


Toplam 4 ödül & 5 Adaylık


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- Sobel'in rüyası The Godfather'da Baba'nın vurulma sahnesine göndermedir.


- Filmin yönetmeni olarak Martin Scorsese'ye teklif götürülmüş fakat red cevabı alınmış.


- Paul Vitti, gerçek gangster John Gotti'nin bir uyarlaması.

10 Kasım 2009 Salı

The International


Gösterim Adı: Uluslararası

Yıl: 2009

Yönetmen: Tom Tykwer

Oyuncular: Clive Owen, Naomi Watts

fragman için tıklayınız

Alman yönetmen Tom Tykwer'in imzasını attığı, uluslarası bir aksiyon ve politik gerilimi bir potada eritebilmiş fakat unutulmaz diyemeyeceğimiz bir yapım.


Louis Salinger (Clive Owen) asabi ve kariyeri kusursuz olmayan bir Interpol ajanıdır. Avulat Eleanor Whitman (Naomi Watts) ile beraber, bir çok şirketin kara para aklamak için kapısını arşınladığı, ayrıca silah ticareti gibi bir çok kirli iş çeviren bir bankanın peşine düşerler. Salinger, ortağının ilginç bir şekilde zehirlenmesi sonucu merakla girdiği bu vakada bir çok ülkede bir çok kilit ve tehlikeli isimle yüz göz olmak zorunda kalacaktır.


Milano, New York ve İstanbul'da geçen filmde bizden biri, Haluk Bilginer de yer almaktadır. Ortadoğu'nun en büyük silah tüccarlarından birini oynayan Haluk Bilginer, bir kez daha Hollywood'un seçimi olmayı başarmıştır.


Clive Owen meşhur paltosuyla, Naomi Watts ise güzelliğiyle, rollerini olabildiğince iyi oynamışlar. Aksiyon sahneleri ise doyurucu değil gibi. Konuya, politik gerilime daha çok yer verilmiş gibi. Bazı kurumların para ve güç için nasıl insanları birbirine kırdırdığını bir kez daha göstermiştir.


Filmin IMDB puanı: 6.6

Benim puanım: 7.0

Toplam Hasılat: 30 milyon $


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- New York'daki müzedeki çatışma ve patlama sahnesinde müze zarar görmüştür.


- Konusunu 80'lerin sonundaki Bank of Credit & Commerce International skandalından esinlenilmiştir

5 Kasım 2009 Perşembe

Kung Fu Panda


Yıl: 2008

Yönetmen: Mark Osborne, John Stevenson

Oyuncular (seslendirmeler): Jack Black, Dustin Hoffman, Angelina Jolie, Jackie Chan

fragman için tıklayınız

Ünlü oyuncuların seslendirmeleri ile renk kattığı, 2008 yılının kuşkusuz en eğlenceli animasyonlarından birisi olan yapımdır.


Po, obez, beceriksiz ve sevimli bir pandadır. Etrafı dövüş sanatlarında döktüren hayvanlarla doludur. Bir gün kendisini bir anda efendi Oogway tarafından efsanevi Ejderha Savaşcısı olarak lanse edilirken bulur. Shifu tarafından eğitilmeye çalışılan Po, ileride kötü karakter Tai Lung ile karşılaşacaktır.


Animasyon kalitesinden daha çok dikkat çeken unsurlardan birisi de karakterlerin sevimliliğidir. Po zaten başlı başına tam bir geyiktir. Surat ifadeleri, hareketleri kusursuz. Kişisel olarak Oogway'in de bir o kadar sevimli olduğunu düşünüyorum. Dövüş master'ının bir kaplumbağa olması, kaplumbağa gibi yavaş hareket edip konuşması oldukça komik açıkcası. Ayrıca benim gibi zamanında dövüş filmlerine doymuş birisi için, bu filmin yaptığı uzakdoğu filmlerine göndermelerin dikkat çekmemesi imkansız.


Filmin IMDB puanı: 7.7

Benim puanım: 8

Toplam Hasılat: 250 milyon $


Kazandığı önemli ödül ve adaylıklar:


Oscar: 2008 en iyi animasyon adaylığı


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- IMAX olarak hazırlanan ilk Dreamworks animasyonu.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Mirrors


Gösterim Adı: Aynalar

Yıl: 2008

Yönetmen: Alexandre Aja

Oyuncular: Kiefer Sutherland, Amy Smart

fragman için tıklayınız

Eski bir polis memuru Ben Carson alkolü bırakmaya çalışan ama haplarla idare eden hafif depresif birisidir. Yaşamını devam ettirmek için yıllar önce yangından büyük hasar gören ama sahipleri tarafından sürekli gözetim altında tutulmak isteyen Mayflower isimli mağazasında gece bekçisi olarak işe başlar. Kendisinden önceki bekçinin şüpheli ölümü dikkatini çeker ve, bekçinin her gün silmekle kafayı yediği aynalarda gördüğü garip yansımaları ilk başlarda içtiği hapların etkisi sanar fakat olayı araştırdıkça başına da bir o kadar bela gelmektedir. Gizemli ve tehlikeli aynalar hayatını mahvetmeye hazırdır...


Eski bekçinin bol kanlı ölüm sahnesiyle film bizi karşılıyor. Daha sonra, her ne kadar mantık hataları bolca olsa da, Keifer Sutherland'in, 24 dizisinde canlandırdığı Jack Bauer karakterini aratmayacak şekilde tedirgin ve araştırmacı karakteriyle beraber olaylar gelişiyor ve güzel bir sonla bitiyor. Her ne kadar filmin aynalara bakamayacaksınız lafı kadar korku unsurlarının yoğun olduğu bir film olmasa da, şaşırtıcı sonu ve kanlı sahneleriyle gerilim filmi sevenler için izlenebilitesi yüksek bir yapım diyebiliriz.


Filmin IMDB puanı: 6.1

Benim puanım: 6.0

Toplam Hasılat: 40 milyon $


Kazandığı Önemli ödüller ve adaylıklar: Yok


Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- Romanya'da çekilmiştir.


- Her ne kadar reddedilse de, Geoul sokeuro isimli Güney Kore filminin bir re-make'i diyebiliriz.



3 Kasım 2009 Salı

Escape from the Planet of the Apes


Gösterim Adı: Maymunlar Gezegeninden Kaçış
Yıl: 1971

Yönetmen: Don Taylor

Oyuncular: Kim Hunter, Roddy McDowall


fragman için tıklayınız


Maymunlar Gezegeni serisinin 3. filmi. Aynı zamanda Dünya'da geçen ilk filmi...

2. filmin sonunda gezegenin patlaması sırasında uzay aracı ile kaçan Cornelius, Zira ve Milo günümüze gelirler. Burada ABD askerleri tarafından karşılanan bu 3 maymun insan, sorgudan geçecek ve dünyanın geleceğinin nasıl maymunların eline geçeceğini söylemek zorunda kalacaktır. Geleceği değiştirmek için bu 3 maymunu harcamaya hevesli olan Dr. Hasslein başlarına bela olacaktır.

Maymunlar Gezegeni hakkındaki sorulara açıklama getiren, mutsuz sonla bitmesiyle insanı üzen fakat seri dışında izlenmesi dışına bir anlam ifade etmeyecek olan bir film.

Filmin IMDB puanı: 6.1
Benim puanım: 6.0

Toplam Hasılat: 12 milyon $


Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Dr.Milo karakterinin erkenden ölümü, oyuncu Sal Mineo'nun makyajı rahatsız bulmasından dolayı yapılan senaryo değişikliğinden dolayıdır.

Roman Holiday


Gösterim Adı: Roma Tatili
Yıl: 1953
Yönetmen: William Wyler

Oyuncular: Gregory Peck, Audrey Hepburn

fragman için tıklayınız

Roma Tatili filmi, Roma şehrinin mevcut 1 milyon simgesinden biri olmuş, dönemin en önemli romantik komedi filmlerinden birisidir.

İngiliz Prenses Ann, çıktığı Avrupa gezisi dahilinde Roma'dadır. Burada artık rutin işlerden, resmiyetten, kısacası prenses olmaktan histeri krizleri geçirecek kadar sıkılmıştır. Bir gün kaçmayı başarır ve şehirde başı boş gezer. Burada gazeteci Joe Bradley ile karşılaşır. Joe Bradley'nin ise prensesin basın toplantısını kaçırdığı için başı patronuyla dertedir. Aslında prenses daha yakınına gelmiştir...

Audrey Hepburn, güzelliği ve sevimliliği ile adeta insanı büyülemektedir. Her ne kadar siyah beyaz olsa da, Roma'nın güzelliği kendisinin güzelliği yanında sönük kalmaktadır. Romantik komedi unsurları bakımından da başarılı bir film diyebiliriz. Her ne kadar Gregory Peck kalın bir adam silüetinde olsa da, Hepburn ile beraber hoş bir ikili olmuş diyebiliriz. En azından Vespa'larıyla Roma turu atarlarken...

Filmin IMDB puanı: 8.1
Benim puanım: 7.5

Toplam Hasılat: 12 milyon $


Kazandığı önemli ödüller:

Oscar: En iyi kadın oyuncu (Audrey Hepburn), En iyi kostüm tasarımı, En iyi senaryo

Bafta: En iyi İngiliz kadın oyuncu (Audrey Hepburn)

Toplamda 5 ödül & 11 adaylık.

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Bir sahnede ağlamayı bir türlü beceremeyen Hepburn, yönetmenin azarı sonrası göz yaşlarına boğularak istenen performansı göstermiş olmuş.

- İlk olarak Frank Capra'ya götürülmüş film. Fakat daha sonra William Wyler'da karar kılınmış

- Joe Bradley rolü Cary Grant için yazılmış fakat yaşından ötürü bu rol Gregory Peck'e gitmiştir.

25 Ekim 2009 Pazar

Duel


Gösterim Adı: Bela
Yıl: 1971
Yönetmen: Seven Spielberg
Oyuncular: Dennis Weaver


fragman için tıklayınız

Steven Spielberg'ün ilk ciddi sinema deneyimini yaşadığı fakat beyazperde için değil de televizyon için yapılmış olan bir film Duel.

David Mann (Dennis Weaver) bir iş görüşmesi için California'nın yolunu tutar. Yolda bir kamyon şöförüyle ufak bir gerilim yaşar ve kendisini sollar. Kendisine kafayı takan kamyon şöförü David'in peşine takılır ve olaylar gelişir.

Kamyon şöförünü araç dışında göremiyoruz maalesef. Zaten filmin teması da bu, ölümcül takip.Sürekli bir kovalamaca içinde film. Çekimler oldukça iyi. Spielberg ileride nasıl bir yönetmen olacağını daha bu filmde belli ediyor. Ayrıca ana karakterinin psikolojik buhranlara girmesi de basit bir takip filminden öte kılıyor filmi.

Filmin IMDB puanı: 7.7
Benim puanım: 7.5


Film hakkında ilginç anektodlar:

- David Mann'ın arabası 197 model kırmızı bir Plymouth Valiant.

- 13 günde çekilmiştir.

15 Ekim 2009 Perşembe

[Rec]


Gösterim Adı: Ölüm Çığlığı
Yıl: 2007
Yönetmen: Jaume Balagueró, Paco Plaza
Oyuncular: Manuela Velasco, Ferran Terraza

fragman için tıklayınız


İzleyenlerin övgüyle bahsettiği, İspanya sinemasının korku dalında iyi eserler verebildiği kanaatine varmamızı sağlayan ürkütücü bir film.

Rec, adı üzerinde olan biteni kameraya kaydetme temalı, yani konu gereği amatör ya da profesyonel bir kamerayla dökümantasyon hazırlarken başa gelen trajik olayların çekildiği ve biz izleyicelere o kaset ulaşmış da, olan biten gerçekmiş gibi izleme hissi veren filmlerden birisi. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, bu konuda türünün en iyilerinden birisi. Bir kere izlerken hakikaten gerçek hayatta yaşanmış tüm olan biten düşüncesine katılıyorsunuz. Tüm oyuncular rollerini çok gerçekci oynamış ve bu tarz filmlerin vezir ya da rezil olabileceğini düşünürsek, bu özellik filmi vezir etmiş.

"Siz Uyurken" isimli bir TV programı için gece itfaiyecilerle takılan ve kayıt altına almak için alarm gelmesini ve itfaiyecilerin yardıma gitmesini bekleyen bayan bir spiker ve erkek kameraman, aslında çok ilginç bir olayın ortasında kendilerini bulacaklardır. İlk başta çok basit gözükse de, yardım çağrısı, rahatsızlık çıkaran yaşlı bir kadının kendini eve kitlemesi için itfaiye binasına gelir. Bu apartmana giden ekip ve televizyoncularımız, Resident Evil'i anımsatan bir manzara ile karşılaşır. Virüslü insanların kudurduğu bir ortamda devletin de binayı karantina altına alması her şeye tuz biber olur...

Kameranın çok hareketli olmasının getirdiği bir mide bulantısının dışında, türü itibariyle oldukça kaliteli sayılabilecek ve özellikle de son 5 dakikası muazzam derece ürkütücü olan başarılı bir film.

Filmin IMDB puanı: 7.7
Benim puanım: 7.0

Toplam 16 ödül 5 adaylık

Filmle ilgili ilginç ayrıntılar:

- Film için set kurulmamış, gerçek mekanda çekim yapılmıştır

- Merdivenlerden aşağı düşme sahnesinde oyuncuların tepkisi gerçek.

5 Ekim 2009 Pazartesi

The Godfather


Gösterim Adı: Baba

Yıl: 1972

Yönetmen: Francis Ford Coppola

Oyuncular: Marlon Brando, Al Pacino, James Caan, Robert Duvall, Diane Keaton, Talia Shire, John Cazale



fragman için tıklayınız

Sinema tarihinin en iyi ve en çok bilinen filmi olarak lanse edilen, çekildiği yıllarda sinemada yeni bir çağ açmış olan, yüzlerce yapımda kendisine gönderme yapılan harikulade bir film.



"Baba" filmini bu kadar bilindik kılan aslında bir çok film öğesinin bu filmde doruk noktada kaliteli olmasındır. Filmin şu veya bu özelliği güzel deyip geçemiyoruz. Müziklerinden senaryosuna, oyunculuğundan kamera yönetimine kadar ince elenip sık dokunmuş bir film.



Mario Puzo'nın aynı isimli romanından uyarlanan filmin Oscar ödül törenine kazanamayacağı düşüncesiyle gitmeyen Mario Puzo'ya ne demeli bilemiyorum. Filmden sonra romanı peynir ekmek gibi satılmış, mafya örgütleri bu kitaba ve filme göre racon kesmeye başlamışlardır. Aslında bu yönü, filmin mafyanın el kitabı gibi bir şey olması yönetmen Coppola'yı hep rahatsız etmiştir.



Filmin unutulmayacak yönlerinden birisi de hemen hemen herkesin bildiği meşhur "Baba" karakterini bizlere sunmasıdır. Ağzında pamuk ve ağır makyajla bu kült karakteri oynayan Marlon Brando, kendine has üslubuyla ve kısık sesiyle bize resmen oyunculuk şovu sergilemiştir. Keza senaryo gereği başlarda sessiz sakin olan ve sonlarda ağırlığını gösteren Al Pacino, kariyerinin henüz başındayken hedefi 12'den vurmayı iyi bilmiştir.


Artık minübüs kornası sesi bile yapılan müziklerine ne demeli? Waltz'dan tutun da Sicilian Pastorale'e kadar bir çok unutulmaz eseri barındırıyor. Nino Rota'nın aslında ne kadar büyük bir müzik insanı olduğunu bize anlatır nitelikte kalite. Aradan yıllar geçse de bu filmin müziklerini her an her yerde duyabiliriz...


Baba filmi oyunculukların üst düzeyde olduğu bir film olduğu gibi kurgu ve anlatım konusunda da en başarılı filmlerden birisidir. Oldukça doğal çekilmiş düğün sahnesiyle bize hoşgeldin diyen film, daha sonra artık sinema literatürüne geçmiş olan "at kafası", "gişelerde suikast" gibi sekanslarla bizi içine almasını iyi biliyor. Bu filmden yıllar sonra çıkmış olan Goodfellas, Scarface filmleri kadar yoğun mafya aksiyonu barındırmasa da, mafya ailesinin yönetimini, ilişkilerini kusursuzca anlatıyor.


Filmin konusuna değinmek gerekirse;


Corleone ailesi, Vito Corleone (Marlon Brando) önderliğinde, New York'da ikamet eden İtalyan asıllı bir mafya ailesidir. Don Vito Corleone'nin çok sıcak politik ilişkileri vardır ve bu diğer 4 büyük mafya ailesinin gıptayla baktığı bir şeydir. Vito Corleone, 2 adet cappo'su(Tessio ve Clemenza), 1 conseglieri'si (Tom Hagen) ve büyük oğlu Sonny ile gücünün zirvesindedir. Akli dengesi pek tutarlı olmayan ortanca oğlu Fredo aile işlerinde az derecede sorumludur. Ufak oğlu Michael Corleone (Al Pacino) ise askerden yeni dönmüştür ve tüm pis işlerden uzak tutulmaktadır...


Türk lakaplı Solozzo uyuşturucu işi için Baba'nın kapısını çalar. Amacı politik bağlantılardan yararlanmaktır. İmajı için bu teklifi reddeden Baba karşısına Solozzo ve en ciddi rakibi Tataglia ailesini almış olurve mafya savaşları başlar...


Kısaca film, senaryosundan oyunculuklarına, müziklerinden repliklerine kadar kült mertebesine erişmiş olan tam anlamıyla bir başyapıttır.


Filmin IMDB puanı: 9.1
Benim puanım: 10
Toplam Hasılat: 245 milyon $


Kazandığı önemli ödüller:


Oscar: En iyi film, En iyi erkek oyuncu (Marlon Brando), En iyi uyarlama senaryo

BAFTA: En iyi müzik (Nina Rota)

Altın Küre: En iyi yönetmen (Francis Ford Coppola), En iyi fram filmi, En iyi dram filmi oyuncusu (Marlon Brando), En iyi senaryo, En iyi müzik (Nina Rota)


Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Don Vito Corleone rolü için adı geçen isimler: Ernest Borgnine, Edward G. Robinson, Orson Welles, Danny Thomas, Richard Conte, Anthony Quinn, and George C. Scott, Frank Sinatra, Burt Lancester ve Laurince Olivier olmuştur. Fakat rol 47 yaşındaki Marlon Brando'ya gitmiştir. Bu 3. kez Brando'nun Frank Sinatra'dan rolü kapışıdır.

- Film çekilirken başta mafya lideri Joe Colombo olmak üzere bir çok İtalyan aile Paramount Pictures'e filmin iptali için yazılar yollamışlar. İtalyan aileleri ve mafya kelimesini bir tutulmasından korkuyorlarmış.

- AFI'nin en iyi 100 film listesinde 2. sırada.

- "Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım" repliği Premier dergisine göre en iyi 10. replik. AFI'ye göre ise 2.

- Filmin yönetimi için ilk başlarda Elia Kazan ve Sergio Leone düşünülmüş.

- Kedi sevme sahnesi senaryoda bulunmamasına rağmen kullanılmış.

- Yönetmen Coppola'nın bir çok akrabası filmde rol almış. En önemlisi de kız kardeşi Talia Shire. Ayrıca vaftiz sahnesindeki bebek ise sonradan adını yönetmenlik ve oyunculuğuyla duyuracak olan kızı Sofia Coppola.

- Don Vito'nun kısık sesli konuşma stili gerçek mafya lideri Frank Castello'dan esinlenilmiş.

- Filmde 10'larca italyan kelime cümle aralarında geçmektedir.

- Bir çok dergi ve kuruluşa göre gelmiş geçmiş en iyi film.

- Don kelimesi aslında isimle beraber kullanılırmış(Don Vito gibi). Bundan haberi olmayan yazar Mario Puza, Don Corleone tamlamasını kullanarak yeni bir akım yaratmış.

- Al Pacino'nun büyükbabası ve annesi de Sicilya'dan, Corleone'den göçmüştür.

- Film 62 günde çekilmiştir.

- Michael Corleone rolü içinse ilk başta düşünülenler: Jack Nicholson, Robert De Niro, Warren Beaty, Dustin Hoffman, Alain Delon, Burt Reynolds...


1 Ekim 2009 Perşembe

The Big Heat


Yıl: 1953
Yönetmen: Fritz Lang

Oyuncular: Glenn Ford, Lee Marvin, Gloria Grahame

fragman için tıklayınız


Metropolis, M gibi filmlerle adını duyurmuş ünlü yönetmen Fritz Lang'in ABD'de çektiği film noir türündeki yapımı.


Dedektif Dave Bannion, bir polis amirinin şüpheli cinayetinin perde arkasını aralamakta ısrarlıdır. Tipik bir namuslu polis profili çizen Bannion nereye gitse yozlaşmış polislerin ve polisi kukla gibi oynatan mafyanın izine rastlar. Burnunu bu işlere fazla sokan Bannion'ın karısı öldürülür ve olay cinayet araştırmasından çok intikam meselesine döner...

Kara film türünün karanlığını pek vermese de femme fatal, iyi polis - kötü polis gibi unsurlarıyla bu türün iyi bir örneğidir aslında. Glenn Ford kaba kuvvete yatkın, intikam peşindeki dedektif rolünü iyi oynamıştır, Lee Marvin ise kötü adam rolünün kendisine ne kadar yakıştığını bir kez daha göstermiştir.

Filmin IMDB puanı: 8.0
Benim Puanım: 7.0

Kazandığı önemli ödüller: Yok

Filmle ilgili ilginç anektodlar: Yok

30 Eylül 2009 Çarşamba

Beneath the Planet of the Apes


Gösterim Adı: Maymunlar Gezegenin Altında
Yıl: 1970
Yönetmen: Ted Post

Oyuncular: Charlton Heston, Linda Harrison, Kim Hunter, James Franciscus



fragman için tıklayınız


İlk filmden 2 yıl sonra sinemalara gelen ve Charlton Heston'ın başrol değil de yardımcı rolde gördüğümüz, ilki kadar iğneleyici bir film.

Taylor ve Nova yasak bölgede seyahat etmektedir. Bu sırada Taylor gerçekleşen gizemli patlamalar ve şimşeklerin ortasında kaybolur. Aslında tüm bu illüzyonu yapan, yer altında yaşayan, telapatik güçleri olan insanlardır. Taylor'ı esir almışlardır. Bu sırada Nova Taylor'ı aramak için bu gezegene gelen Brent'e rastlar. Önce maymunların esiri olurlar sonra yer altı insanlarının...2 tarafın savaşına şahit olacaklardır.


Yer altı insanlarının taptığı atom bombası muhabbeti dünyadaki silahlanlanmaya bir göndermedir. Bilgiçlik taslayan devletler bir yandan da silahlanma yarışına girip savaşcı politika izlemektedir. Film bu olguya gönderme yapmaktadır. Onun dışında ilki kadar şaşırtıcı değildir fakat kadro, kostümler vs. aynıdır...

Filmin IMDB puanı: 6.0
Benim puanım: 6.0
Toplam Hasılat: 17 milyon $

Kazandığı önemli ödüller: Yok

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Filmin son sahnesi Metropolis filminin son sahnesine çok benzemektedir.

- James Franciscus'a Brent rolü Charlton Heston'a benzediği için verilmiştir.

Planet of the Apes


Gösterim Adı: Maymunlar Gezegeni
Yıl: 1968
Yönetmen: Franklin J. Schaffner
Oyuncular: Charlton Heston, Kim Hunter, Roddy McDowall

fragman için tıklayınız

Kült mertebesine erişmiş, tv kanallarında defalarca oynamış olan maymunlar gezegeni serisinin ilk filmi. Oynadığı yılın çok ilerisinde bir yapım...

Bir takım bilim adamı, yeni medeniyetleri keşfetmek için uzaya yol alırlar. Düştükleri bir gezegende maymunların hüküm sürdüğüne, insanların ise ilkel olduğunave köle olarak kullanıldığına şahit olurlar. Burada maymunlara esir düşen Taylor'ın başı maymunların generaliyle ve maymunların insanlara olan bakış açılarıyla beladadır.

Film, soğuk savaştan tutun da din adamlarının etkisine, "öteki" sayılanın ezilmesinden tutun da yasakcı politikalara kadar bir çok şeye gönderme yapıyor. Ayrıca filmin son sahnesi ve maymunla öpüşme sahnesi sinema tarihinin unutulmaz sahneleri arasındadır.

Filmin IMDB puanı: 8.0
Benim puanım: 8.0
Toplam Hasılat: 32 milyon $

Kazandığı önemli ödüller: Yok

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Film çekimleri boyunca kostümlü oyuncular set dışı vakit değerlendirirken hangi maymun türünü oynuyorlarsa kendi türleriyle takılmışlar(orangutanlar orangutanlarla, şempanzeler şempanzelerle...). Bu bilerek değil kendiliğinden oluvermiş

- Kitaba göre maymunlar 1950'ler ve 60'ların teknolojisine sahipmiş. Filmde bu özellik pahalıya patlar diye maymunları daha geçmişe yönelik yapmışlar

- Filmin makyaj masrafı tüm masrafların yüzde 17'sini oluşturmakta ve sinema tarihinde bu bir rekordur.

- Ingrid Bergman Zira rolünü reddetmiş.

- Maymun maskesini oyuncuya yeniden yapmak çok zor olduğu için molalarda ve yemeklerde bile oyuncular bu maskeleri çıkarmıyormuş. Bu yüzden yemekleri likit olarak alıyorlarmış.(pipetle)

- İlk başlarda Taylor karakteri için Marlon Brando düşünülmüş.

29 Eylül 2009 Salı

The Gold Rush


Gösterim Adı: Altına Hücum
Yıl: 1925
Yönetmen: Charlie Chaplin
Oyuncular: Charlie Chaplin

fragman için tıklayınız

Hollywood'un üzerinden bir dünya film çektiği bir başka konu ise başta California olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerine insanların altın aramak için gelişi ve bu yolda gösterdikleri mücadeledir. Bu konu hakkına çekilen ilk filmlerden birisi de Charlie Chaplin'in yönetip oynadığı The Gold Rush'dır. Şarlo bu konuyu kendi üslubuyla irdelemiş, orjinal hareketleri ile filmi süslemiştir.

Yalnız adam rolündeki Şarlo, Alaska'ya altın aramak için gelir. Burada iri yarı bir adamla dağın yamacında, soğukta bir adamla açlık içinde yaşamak zorunda kalır. Bir ara kendi ayakkabılarını bile yemek zorunda kalırlar. Bu sırada kasabada kendisine cilve yapan genç bir kıza aşık olur. Tabi tüm bu anlattıklarım dram ve komedi karışık bir şekilde bize sunuluyor.

Filmin unutulmaz sahnelerini evin uçurum kenarına gelişi, dans sahnesi ve ayakkabı sahnesi olarak söyleyebiliriz.

Ayrıca DVD versiyonu anlatımlı olan filmin orjinali aslında sessiz.

Filmin IMDB puanı: 8.2 Benim puanım: 8.0

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Bot yeme sahnesinin çekimi 3 gün sürmüş ve kauçuktan yapılan bot yüzünden Charlie Chaplin hastanelik olmuş.

- Entertainment Weekly dergisine göre gelmiş geçmiş en iyi 15. film.

- Ayı kovalaması sahnesinde gerçek ayı oynatılmış.

- AFI'ye göre en iyi 58. film.

- Film 1943'te müzik eklenerek bir kez daha sinemalara gelmiş ve en iyi müzik dalında Oscar adayı olmuş.

27 Eylül 2009 Pazar

Slumdog Millionaire


Gösterim Adı: Milyoner
Yıl: 2008
Yönetmen: Danny Boyle
Oyuncular: Dev Patel, Ayush Mahesh Khedekar, Freida Pinto

fragman için tıklayınız


2008'e damgasını vuran ve katıldığı Akademi Ödülleri töreninde 8 adet Oscar ödülünü kapıp götüren tamamen Hindistan'da geçen ve hintli oyunculardan oluşan İngiliz yapımı film.
Bir çağrı merkezinde çaycılık yapan Jamal Malik tüm dünyada olduğu gibi Hindistan'da da baya bir popüler olan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasında son soruya kalmıştır. Hile yaptığı gerekçesiyle soruşturma altındadır, hatta işgence...Ve Jamal soruları nasıl bildiğini, soruların cevaplarına hayatının acı tatlı belirli anlarında nasıl rastladığını bir bir anlatır. Son sorunun cevabı ise hayatı boyunca öğrenemediği bir şeye ait olacaktır...


Tesadüfler komedisi türünün bu sefer dram ve macera haline bürünmüş şekli diyebiliriz. Daha henüz başındayken, Hindistan'ın kalabalık ve ağzına kadar çöple dolmuş varoşlarında yaşayan 2 kardeşin yaşam mücadelesi ile film sizi etkisi altına alıyor ve bir solukta final sahnesine geliyorsunuz. Bu yönüyle City of God'a benzettim bu filmi. Curcuna had safhada, yaşama tutunma da bir o kadar sıkı. Üstüne büyüleyici bir konu olduğunda alın size film gibi bir film. Genellikle bilim kurgu filmi çeken Danny Boyle böyle bir filmi iyi kotarmış diyebiliriz. Kalabalık ve gerçek mekanlardaki hızlı çekimler enfes, müzikler ise tam uymuş. Ödülleri hak eden bir film olmuş.
Son soruya gelirsek...İzleyin ve görün.

Filmin IMDB puanı: 8.4
Benim puanım: 9.0
Toplam Hasılat: 250 milyon $


Kazandığı önemli ödüller:

- Oscar: En iyi film, En iyi yönetmen (Danny Boyle), En iyi kurgu, En iyi uyarlama senaryo, En iyi görüntü yönetimi, En iyi film müziği, En iyi orjinal şarkı, En iyi ses miksajı

- BAFTA: En iyi film, En iyi yönetmen, En iyi görüntü yönetimi, En iyi kurgu, En iyi uyarlanmış senaryo, En iyi müzik, En iyi ses

- Altın Küre: En iyi yönetmen, En iyi senaryo, En iyi dram filmi, En iyi orjinal şarkı

Toplamda 92 ödül, 39 adaylık.

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Mercedez-Benz firması varoşlarda bir sahnede gözüken arabası için logosunun gözükmemesini istememiş.

- Filmin %20'si Hindi dilinde.

- Filmin başında kardeşlerin kaçış sahnesi ve tuvalet deliğinden dalma sahnesi yönetmenin Trainspotting filmine göndermedir.

- Filmde vaad edilen 20 milyon rupi yaklaşık 411.000 dolara tekabül etmektedir.

- Schindler's List'den sonra BAFTA'da, Oscar'da ve Altın Küre'de En iyi film, yönetmen ve senaryo ödüllerini alan ilk film.

26 Eylül 2009 Cumartesi

A.R.O.G


Gösterim Yılı: 2008
Yönetmen: Ali Taner Baltacı, Cem Yılmaz
Oyuncular: Cem Yılmaz, Özge Özberk, Özkan Uğur, Ozan Güven, Zafer Algöz


fragman için tıklayınız


Cem Yılmaz'ın G.O.R.A'nın devamı niteliğindeki, bu sefer Taş Devri'nde geçen filmi.

Arif ve eşi Ceku ile Dünya'da güzel bir hayat geçirmektedirler. Ayrıca yakında çocukları olacaktır. Fakat bir gün Komutan Logar Dünya'ya gelir ve Arif'i kandırarak onu 1 milyon yıl öncesine götürür. Taş Devrin'de Arogan'lılar ve yenilik yapması yasak olan köylülerle tanışan Arif, buraya çabucak uyum sağlayarak, ilginç bir mantıkla ilerleme sağlayıp günümüze gelmeyi planlar. Ve bu sırada olaylar gelişir...

Beni G.O.R.A kadar güldürmeyen bir film olmuştur. Bunda Arif karakterinin dizginleri tek başına eline alması rol alıyor. Bob Marley Faruk, 216, Komutan Logar, Erşan Kuneri gibi geyik karakterleri göremiyoruz filmde. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, son maç sahnesi oldukça uzun sürüyor ve bu da izleyiciyi epey sıkıyor. Fakat görsel efektler Türk Sineması için sevindirici. Cem Yılmaz komedi filminin yanında aslında efektli bir gişe filmi de çekmiş diyebiliriz...

Filmin IMDB puanı: 7.2
Benim puanım: 8.0

Australia


Yıl: 2008
Yönetmen: Baz Luhrmann

Oyuncular: Nicole Kidman, Hugh Jackman

fragman için tıklayınız


Moulin Rouge ve Romeo & Juliet gibi filmleri yönettikten sonra uzun süredir iş yapmayan yönetmen Baz Luhrmann'ın geniş bütçeli filmi. Film adından da anlaşılacağı üzere Avustralya'da, 2. Dünya Savaşı'nın başlarında geçmektedir. Avustralya'nın beyazlaştırıldığı, melez çocukların Misyon adasına götürülüp din adamı yapıldığı ve sığır ticaretinin oldukça rekabetli geçtiği bir zamanda Lady Sarah Ashley (Nicole Kidman) kocasının yanına, işleri yürütmek için Avustralya'ya gelir. Kocasının öldürüldüğünü öğrenen Ashley, sığır çobanı olarak Drover'ı (Hugh Jackman) ile anlaşır. Bir yandan rakip Carney'lerle uğraşırken bir yandan da çiftliğinde çalışan aborjin hizmetçinin çocuğu melez Nullah'ı almak isteyenlere karşı mücadele etmektedir...Ayrıca full kötülükle donanmış klişe karakter Neil Fletcher'i de es geçmemek gerekiyor.

Filmin ana karakteri 2 ünlü oyuncudan ziyade aborjin melezi ufaklık Nullah odaklı ilerlemektedir. Bu şeyin bir vakitten sonra filmi çekilmez hale getirdiğini söyleyebilirim. Nullah yukarı, Nullah aşağı...Hay Nullah kadar başınıza taş düşsün emi, savaş çıkmış, sığırları çalıyorlar siz hala Nullah nerede, Nullah ne yapıyor diye derde tasaya düşüyorsunuz...

Film görsel efektler açısından çok renkli fakat mavi perde dediğimiz olay oldukça hissediliyor. Arka plan ile oyuncular arasındaki görüntü farkı rahatsız edici. Bilgisayar efekti olduğu anlaşılıyor. Onun dışında Avustralya'dan kesitlerle, Hugh Jackman'ın karizması ve Nicole Kidman'ın güzelliği ile izlenebilitesi yüksek bir film diyebiliriz.

Filmin IMDB puanı: 6.9

Benim puanım: 7.0

Toplam Hasılat: 211 milyon $


Kazandığı önemli ödüller:
- En iyi kostüm Oscar Adaylığı


Toplam 6 ödül, 17 adaylık.


Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Russel Crowe ile ücrette anlaşılamadığı için rol Hugh Jackman'a gitmiştir.

- Film içim yaklaşık 1500 vahşi at kullanılmış.

- Filmin çekimleri 9 ay sürmüş.


- İlk başta Heath Ledger kadroya dahil edilmiş fakat The Dark Knight ile çakışmış.

Kingdom of Heaven


Gösterim Adı: Cennetin Krallığı

Yıl: 2005

Yönetmen: Ridley Scott

Oyuncular: Orlando Bloom, Liam Neeson, Eva Green, Jeremy Irons, Edward Norton, Ghassan Massoud

fragman için tıklayınız

Günümüz epik filmlerin usta yönetmeni Ridley Scott'dan bir başka büyük yapım.

Balian (Orlando Bloom) Fransa'da demircilik ve silah yapımı ile uğraşan bir delikanlıdır. Bir gün haçlı seferine giden Lord Godfrey(Liam Neeson) komutasındaki bir kısım asker Balian'ın köyünden geçer. Godfrey ile Balian'ın arasında geçmişten gelen bir bağ vardır. Godfrey tarafından savaşa katılmaya ikna edilen Balian Kudüs'e gider ve burada yaptığı işlerle ve Godfrey'in varisi olarak Kral Baldwin'in gözüne girer. Kudüs'ü fethetmekte ısrarlı olan Selahaddin Eyyubi (Ghassan Massoud)'un ordusuna, Kralın varisi Guy de Lusignan'a ve saray entrikalarına karşı mücadele etmek zorundadır...

Yaklaşık 130 milyon dolara mal olan film haçlı seferlerinin asıl sebeblerine, bu savaşların dinden ziyade imaj ve güç amaçlı yapıldığına diğer benzeri filmlerdeki gibi müslümanları kötülemeden değiniyor.

Filmin dekorları, kostümleri ve müzikleri son derece müthiş. Her ne kadar Orlando Bloom şehirli züppe tipiyle filme pek gitmemiş olsa da filmin diğer ağır topları bu açığı kapattıracak şekilde iyi oynamışlar. Savaş sahneleri fazla uzun değil ama görsellik bakımından etkileyici. İnsana Mediaval Total War oynatası geliyor. Bu konuda Ridley Scott Gladiator'dan sonra yine yapmış yapacağını diyoruz.

Bu filmde göze çarpan bir başka unsur ise Selahaddin Eyyubi'nin filmi ana karakterleri olan Lordlara göre daha karizmatik olmasıdır. Bu filmden sonra Ghassan Massaoud oldukça prim yapmıştır.

Filmde pek hoşuma gitmeyen tek şey Orlando Bloom'un karakterinin çok klişe olması ve oyuncunun bu role yakışmamış olmasıdır.

Uzun lafın kısası oturup izlenmesi gereken bir filmdir.

Filmin IMDB puanı: 7.1
Benim Puanım: 8.5
Toplam Hasılat: 200 milyon $

Kazandığı önemli ödüller: Yok

Toplamda 3 ödül 11 adaylık.

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Edward Norton'ı filmde ve hatta jenerikte bile görememeniz normal. Çünkü kendisi cüzzamlı Kral Baldwin demir maske arkasında oynamaktadır. Dikkat ederseniz sesden tanıyabilirsiniz.

- Orlando Bloom film için kilo almış, spor yapmıştır. Film boyunca tam 1 ay nezleyle uğraşmış 2 defa da eli yaralanmıştır.

- Ridley Scott'ın yakın dostu Fas kralı 6. Mohammed 1500 kişilik askerini filme vermiştir. Bu kişiler kostüm değiştirerek hem müslüman hem de hristiyan askerlerini canlandırmışlardır.

- 12.000 - 15.000 arası kostüm malzemesi yapılmıştır.

- Kudüs kuşaltmasının çekimi 21 gün sürmüştür. Tarihte ise 13 gün.

- Film için toplam bayrak maliyeti 250.000 dolar kadardır.

24 Eylül 2009 Perşembe

Crank: High Voltage


Gösterim Adı: Tetikçi: Yüksek Voltaj
Yıl: 2009
Yönetmen: Brian Taylor, Mark Neveldine
Oyuncular: Jason Statham, Amy Smart

fragman için tıklayınız


Absürd aksiyon filmlerine son zamanlar sık sık rastlamaktayız. Absürdasyonun doruk noktasına çıktığı filmlerden birisi de bu filmdir. İlk filmde, vücuduna enjekte edilen çin malı zehir yüzünden sürekli adrenalin pompalamak zorunda kalan esas oğlan Chelios'un bu sefer kalbi çalınır. Kalbinin yerine takılan yapay kalbe sürekli elektrik enerjisi sağlamak zorundadır. Bu ihtiyacı kah ağzına akü kablosu bağlayarak, kah testislerine elektroşok cihazını dürterek, hatta hipodromun ortasında cinsel ilişkiye girerek sağlamaktadır...

Hiç nefes almaksızın devam eden bir aksiyona sahip bir film ama gel gelelim bir o kadar saçma ve başdöndürücü. Gerçeklik beklememiz saçma ama işi de çizgi filme çevirmenin anlamı yok kanımca.

Filmin IMDB puanı: 6.6
Benim puanım: 5.0
Toplam Hasılat: 30 milyon $

Kazandığı önemli ödüller: Yok

Filmle ilgili ilginç anektodlar: Yok