28 Ağustos 2009 Cuma

Sleepless in Seattle


Gösterim Adı: Sevginin Bağladıkları
Yıl: 1993
Yönetmen: Nora Ephron
Oyuncular: Tom Hanks, Meg Ryan

fragman için tıklayınız

90'ların en bilinen romantik filmlerinden birisi. Eşini yakın zamanda kaybetmiş olan Sam Baldwin (Tom Hanks) oğluyla beraber Seattle'da yaşamaktadır ve iyiden iyiye içine kapanmıştır. Bir gün Dr.Stress isimli radyo programına oğlu telefonla katılır ve babasının durumunu anlatır. Bir anda popüler olan Sam Baldwin için radyoya telefonlar yağar...Her ne kadar telefon açmasa da yüzlerce mil uzaktaki Annie Reed (Meg Ryan)'in de dikkatini çeker. Nişanlı olan Annie Sam'e karşı içten içe sevgi beslemeye başlar. Ve olaylar gelişir...

Romantik-komedi türünün pek fanatiği olmadığım için bana sıkıcı gelmiştir film. Başkalarına öyle gelmeyebilir. Hatta kimi insanın da favori filmi olabilir. Filmin verdiği hazzı bir kenara bırakırsak, ekranda Tom Hanks ve Meg Ryan gibi iki sinemasal yüzü görmek çok güzel. Ayrıca Seattle, New York ve Chicago gibi şehirlerin çekimleri muhteşem. Keza soundtrack de oldukça kaliteli. Celine Dion gibi ünlü isimlerin şarkılarını duymak mümkün. Ama aynı şeyi senaryo için söyleyemem. Bana oldukça sıkıcı ve gerçek dışı gelmiştir.

Filmin IMDB puanı: 6.6

Benim puanım: 6.0

Şu ana kadarki toplam hasılat: 228 milyon $

Kazandığı önemli ödüller:

- Amerika Komedi Ödülleri: En komik oyuncu (Meg Ryan)

Toplamda 4 ödül, 10 adaylık.

Filmle ilgili ilgiç anektodlar:

- Julia Roberts ve Kim Bassinger'a Annie rolü için teklif götürülmüş fakat oyuncular bu teklifi reddetmişler.

- Tom Hanks ve Meg Ryan film boyunca sadece 2 dk. yan yana geliyorlar.

- AFI'ye göre en iyi 10 romantik komedi filmlerinde 10. sırada.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

The Frighteners


Gösterim Adı: Hayaletler
Yıl: 1996
Yönetmen: Peter Jackson
Oyuncular: Michael J. Fox

fragman için tıklayınız

Yüzüklerin Efendisi serisiyle dünyaca bir üne sahip olan yönetmen Peter Jackson'ın korku-komedi türündeki filmi.

Yapımcılığını Robert Zemeckis'in yaptığı filmde başrolde Michael J. Fox
'u görüyoruz. Kendisinin hastalanmadan önce oynadığı son filmlerden birisi. Her ne kadar Back to the Future'daki gibi bir rol kesemese de temiz yüzü ve imajıyla filme gitmiş diyebiliriz. Zamanında geçirdiği kaza sayesinde hayaletleri görebilen ve onlarla iletişim kurabilen Frank Bannister yanına 2 çılgın hayalet alarak, önce onları insanlara musallat ederek sonra insanları bu beladan kurtarma numarasıyla dolandırıcılık yaparak yaşamını devam ettirmektedir. Ta ki kasabada zamanında 12 kişi öldürmüş manyak bir herifin hayaletinin insanlara musallat olmasına dek...

2 türün ender buluştuğu filmlerden birisi. Korku ve komedi. Filmin ilk yarısında komedi ağırlıkta diyebiliriz, sonrasında ise esaslı bir gerilim mevcut. Peter Jackson'ın ilk filmlerindeki gibi görsel efektler had safhada, kendisine neden Lord of the Rings projesinin verildiğini tahmin edebiliyoruz. Duvarların oynayışı, ateş etme sahneleri, hayaletler...Ses ve görüntü efektleri oldukça kaliteli.

Bilhassa arkadaş ortamında eğlenceli film arayanlar kaçırmasın derim. Bu arada filmin bir süprizi var bize. Hem de mezarlık sahnesinde. Full Metal Jacket diyorum ve daha fazla spoiler vermiyorum...

Filmin IMDB puanı: 7.1
Benim puanım: 7.0
Şu ana kadar yaptığı hasılat: 30 milyon $
Kazandığı önemli ödüller: Yok

1 ödül, 10 adaylık

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Peter Jackson'ı piercingli adam rolünde, saniyelik bir sahnede görebiliriz

- Cenaze töreni sahnesinde arka plan bir evin yanışını görebilirsiniz. Frank Bannister'ın evinin yangınıdır çünkü yapım ekibi o evle işleri bittiği için evi yakmışlardır.

- Filmin müzikleri Danny Elfman'a ait.


24 Ağustos 2009 Pazartesi

Inglourious Basterds


Gösterim Adı: Soysuzlar Çetesi

Yapım Yılı: 2009

Yönetmen: Quentin Tarantino

Oyuncular: Brad Pitt, Eli Roth, Christoph Waltz, Diane Kruger, Melanie Laurent


fragman için tıklayınız


Quentin Tarantino'nun kanımca Kill Bill serileri ve Death Proof'da yarattığı hayal kırıklığının ardından ilaç gibi gelmiş olan filmidir.

Uzun
süredir proje halinde bekleyen film için başrolde, Teğmen Aldo Raine rolünde Brad Pitt'i seçmiş Tarantino. Yaşı 50'ye yaklaşmasına rağmen hala afili delikanlı rollerine giren Brad Pitt için tam bir karakter oyuncusu olduğunu gösterme fırsatı olmuş bu rol. Boğazındaki kesik izi, bıyığı ve aksanlı konuşmasıyla Tarantino filmlerine layık bir karaktere bürünmüş. Oyunculuk demişken, Brad Pitt'i gölgede bırakırsacına mükemmel bir rol sergilemiş olan Christoph Waltz gerçeği var filmde. Avusturya doğumlu oyuncu filmde Nazi Güvenlik Şefi rolünü yarı piskopat-yarı karizma bir şekilde sergiliyor. Onun olduğu her ortamda, insanları sorularıyla terlettiği her anda siz de ekran karşısında geriliyorsunuz. Filmde konuşmak zorunda kaldığı 4 lisanı kullanışı ayrıca takdir alıyor bizden.

Rolleri bırakıp filmin konusuna gelecek olursak...Alman işgali altındaki Fransa'da yahudi avı yapan Nazileri avlamak için Soysuzlar Çetesi, kanımca Piç Herifler adında bir bölük bir araya getiriliyor. Teğmen Aldo Raine gazıyla haraket eden grupta Tarantino filmlerinin şiddet boyutunu bize göstermeye niyetli askerler mevcut. Beyzbol sopasıyla adam parçalayan, her türlü yöntemle Nazi subayı katliamı yapıp Alman ordusundan kaçan manyak bir adamı da ihtiva eden çılgın bir bölükten bahsediyoruz. Ama tabi bu bölük ve icraatleriyle sınırlı değil film, hatta filmin çoğunluğuna sahip bile değil bu bölük. Hans Landa'nın elinden kaçmış ve Paris'e yerleşmiş olan güzeller güzeli Shosanna ile devam ediyoruz filme. Tarantino bu güzelliği kaçırır mı? Yakın çekimleri, arka planda çalan müzikleriyle bu güzelliği sık sık bize sunuyor. Müzikler demişken, Spaghetti Western filmlerinde rastladığımız müziklere yakın temalar kullanılmış. Zaten filmin giriş sahnesi İyi,Kötü,Çirkin'e bir saygı duruşu gibi. Bir çok yerde müziklerle, silahlı sahneler ve yakın çekimlerle Sergio Leone defalarca refarans alınmış.

Filmde çılgınlık ve kan iyi düzeyde, erotizm yok gibi, senaryo çok başarılı ama yönetmenin Pulp Fiction gibi başyapıtlarının yanında senaryo çok orjinal değil. Daha anlaşılır bir film çekmiş Tarantino. Görsellik ve harekete ağırlık vermiş. Beklenene değen bir film olmuş diyebiliriz.

Filmin IMDB puanı: 8.7
Benim puanım: 8.5
Şu ana kadar topladığı hasılat: Belli değil
Aldığı önemli ödüller: Belli değil

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Tarantino senaryo üzerinde neredeyse 10 yıldır çalışıyor.

- Tarantino filmin reklamlarında
"Once Upon a Time in Nazi-Occupied France" diyerek Spaghetti Western filmlerini baz aldığını bir kez daha gösteriyor.

- Adam Sandler Funny People filmi çekimleriyle Nastassja Kinski düşünülmüş fakat kendisiyle görüşülememiş.

- Filmin içindeki film sahnesi, Nation's Pride sahnesi filmde de rol alan, Hostel filmlerinden tanıdığımız Eli Roth tarafından çekilmiş.

- Michael Madsen de Leonardo DiCaprio'ya kadar bir çok oyuncunun projede adı anılmış.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Oldboy


Gösterim adı: İhtiyar Delikanlı


Yapım yılı: 2003


Yönetmen: Chan-wook Park


Oyuncular: Min-sik Choi, Ji-tae Yu

fragman için tıklayınız



Artık kült mertebesine erişmiş olan mükemmel bir Güney Kore filmi. Durduk yere 15 sene bir odaya kapatılan, çıkınca bunun sebebini arayan ve çözüm için sadece 5 günü olan ihtiyar bir delikanlının dumur edici bir sonla biten ilginç öyküsü...

Bir ara sonu şaşırtıcı filmler furyası başlamıştı. Olağan Şüpheliler, Altıncı His vs. Bu dumur edici filmlerin en güzel örneklerinden birisi Güney Kore'den çıkacak deseler inanmazdık. Zaten yükselişte olan ve mevcut Japon sinemasının çok çok önünde olan Güney Kore sinemasının en güzel örneklerinden birisi diyebiliriz. Oyunculuk belki de en göze çarpan artılarından birisi filmin. Sanki başrol oyuncusu Min-sik Choi'yi 15 sene bir yere kapatmışlar da öyle hazırlamışlar filme gibi. Kusursuz oynuyor. Keza zengin kötü karakter de öyle. 2 karakter de rolünün hakkını vermiş. Filmin senaryosu da izleyeni öyle bir çekiyor ki kendine, oldboy'la birlikte siz de intikamın alınması istiyor, merakla sonunun gelmesini bekliyorsunuz.

Bu filmin için izlediğim en iyi uzakdoğu filmerinden birisi diyebilirim. Oyunculuk, müzikler, senaryo her şey muazzam. Şurası eksik olmuş diyemiyorsunuz. Akira Kurosawa'nın filmlerinden sonra bu kadar dört dörtlük bir filme rastlamamıştım açıkcası. Aynı kadrodan başka filmler de izlemek isteriz.

Ufak bir not; Hollywood bu filmin remake'ini yapacakmış diye bir söylenti var ortada. Kardeşim adamlar yapmış yani, üzerinden de daha 6 sene geçmiş. Hemen Hollywood versiyonunu yapmak da neyin nesi. Umarım bu proje yatar da böyle bir rezillik görmemiş oluruz.

Filmin IMDB puanı: 8.3
Benim puanım: 9.0
Şu ana kadarki yaklaşık hasılatı: 15 milyon $

Kazandığı önemli ödüller:

Asia-Pasific Film Festivali: En iyi oyuncu, En iyi yönetmen
British Independent Film Awards: En iyi yabancı film
Cannes Film Festivali: Jüri Büyük ödülü

toplamda 17 ödül, 10 adaylık

Filmle ilgili ilginç anektodlar:


- Oldboy isimli Japon mangadan uyarlanmış.

- Dae-su (oldboy)'un yediği ahtapotlar gerçekten de canlıymış. Oyuncu budist olduğu için epey bir dua etmiş affedilmek için.

- Yönetmenin "kendi söylediğine göre" intikam üçlemesinin 2. filmiymiş.

-Çekiçle koridorda adam dövme sahnesi 3 günde çekilmiş.

16 Ağustos 2009 Pazar

Yes Man


Gösterim Adı: Bay Evet

Yapım Yılı: 2008

Yönetmen: Peyton Reed

Oyuncular: Jim Carrey, Zooey Deschanel


fragman için tıklayınız


Komedi filmi deyince akla ilk gelen isimlerden birisi olan Jim Carrey'in, sanki onun için yazılmış gibi duran orta şeker bir filmi.

Kendisini insanlardan uzak tutan, her şeye hayır diyen negatif insan Carl Allen'in hayatı bir gün katıldığı seminerle değişir. Seminerin amacı insanları evetçi yapmak ve hayattan tad almalarını sağlamaktır. Zaten arkadaşlarından da iyice kopan Carl, seminer sonrası evet demeye bir başlar pir başlar. Olur olmaz her şeye evet deyip kabul etmesi başına iş aştığı gibi güzel anıların da yaşanmasına sebeb olur.

Konuyu bir yerde okusanız bu filmde oynasa oynasa Jim Carrey ya da Adam Sandler oynar dersiniz. Allah'tan başkasını oynatmamışlar. Son zamanlar pek üretken olmayan Jim Carrey'i tekrar görmemiz güzel olmuş. Eski filmlerindeki tadı pek vermese de yine de Jim Carrey Jim Carrey'dir diyoruz ve izle-unut tarzı olan fakat seyir zevki veren bir filme ihtiyacı olanlara tavsiye ediyoruz.

Filmin IMDB puanı: 7.0
Benim puanım: 6.0
Şu ana kadarki yaklaşık hasılatı: 229 milyon $
Kazandığı önemli ödüller: Yok

Filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Jim Carrey Bungee Jumping sahnesinde dublör kullanmamış. Film içinde temel Korece dersi almış, gitar çalmayı öğrenmiş.

- Filmde bir çok yerde Harry Potter filmine gönderme yapılmış.

- Başröl için Jack Black de düşünülmüş.


The Curious Case of Benjamin Button



Gösterim adı: Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi

Yapım yılı: 2008


Yönetmen: David Fincher


Oyuncular: Brad Pitt, Cate Blanchett


fragman için tıklayınız

Orjinal hikaye sıkıntısı yaşayan Hollywood sinemasına ilaç gibi gelmiş olan bir David Fincher filmi. Forrest Gump, Munich gibi filmlerin senaryosunu yazan Eric Roth tarafından kaleme alınmııştır.

Yaşlı doğan ve gittikçe gençleşen, kısaca ters bir yaşam yaşayan Benjamin Button'ın ilginç hikayesini anlatıyor film, tıpkı isminde de belirtildiği gibi. Film Big Fish filmindeki gibi ölüm döşeğindeki bir insanın hikayeyi anlatmasıyla başlıyor. Gerçi burada durum farklı, Benjamin Button'ın günlüğü üzerinden gidiyor film. İyi ki de günlük tutmuş diyoruz arkadaşa.

1918 yıllarında başlayan maceramız günümüze kadar sürüyor. Yaşlı doğdu diye terkedilen Benjamin Button'ın yaşlılar için faaliyet gösteren bakım evinde geçen yaşlılığı, pardon çocukluğu için üzülüyor, arkasından koştuğu maceraların peşinden biz de koşuyor, orta yaşlarındayken kırdığı fındıklar için helal olsunlarımızı eksik etmiyor, çocuklaştıkca da ister istemez üzülmeye başlıyoruz...Evet film kendi içine çekiyor izleyenini ama senaryoda bir kaç delik var diyebiliriz. Oldukça garip bir yaşam çizgisi olan Benjamin Button'ın dünya basını tarafından dikkat çekmemesi, tanıştığı kişiler tarafından hemen benimsenmesi, fazla tepki yememesi oldukça ilginç. Yani bu arkadaş heralde bir yerde de kimliğini göstermek sorunda olacak, 18 yaşında birisi 60 yaşında gösterirse, yaşlanma hastalığı var deyip geçiştirebilirsiniz ama 60 yaşında biri 18 yaşında gösterirse dur arkadaş sen de kimsin derler adama...

Filmdeki oyunculuk ve yönetmenliği değerlendirecek olursak. Brad Pitt belirli bir yaştan sonra devreye giriyor, ilk başlardaki yaşlı Benjamin karakteri tamamen bilgisayarla yapılmış. Rol kesme hususunda her zamanki gibi hakkını vermiş diyebiliriz. Keza Cate Blanchett de öyle. David Fincher ise Fight Club ve Se7en'e nazaran daha basit bir film çekmenin rahatlığıyla işini iyi yapmış. Dönemi iyi yansıtmış, kostüm, mekan olayı kusursuz olmuş. Zaten bu konuda ödülleri de var filmin.

Filmin IMDB puanı: 8.1
Benim Puanım: 8,5
Şu ana kadarki toplam hasılat: 329 milyon $

Kazandığı Bazı Ödüller:
Oscar: En iyi sanat yönetimi, En iyi makyaj, En iyi görsel efektler
Bafta: En iyi makyaj, En iyi dizayn, En iyi görsel efektler

Toplamda 29 ödül, 66 adaylık.

Filmle ilgili ilginç anektodlar:
- Daisy rolünü Rachel Weisz başka bir filmle ilgilendiği için reddetmek zorunda kalmış.

- İlk olarak 1990'ların başında çekilmek istenmiş hatta Steven Spielberg ve Tom Cruise ile görüşülmüş. 1998'de de yine yatan bir projede Ron Howard ismiyle görüşülmüş. Oyuncu olarak da John Travolta.

- Brad Pitt her gün 5 saat makyaj işleminde geçiyormuş çekimlerde.

- David Fincher'in ilk PG-13 filmi.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Angels & Demons


Gösterim Adı: Melekler ve Şeytanlar

Yapım yılı: 2009

Yönetmen: Ron Howard

Oyuncular: Tom Hanks, Ewan McGregor, Ayelet Zurer

fragman için tıklayınız


Dan Brown'ın çok satan ve The Da Vinci Code isimli kitabının her ne kadar konu olarak devamı olmasa da, aynı ana karakterinin yaşadığı benzer bir macerayı anlatan kitabın sinema uyarlaması.

Simgebilimci Robert Langdon(Tom Hanks) abimiz, kutsal kasenin peşini Louvre Müzesinin cam piraminde bıraktıktan sonra bu sefer yeni bir macerada Vatican ile yüz göz olmak zorunda kalır. Sebebi ise yeniden hortlayan Illuminati örgütünün Vatican'ı tehdit edip, boş taht döneminde tüm Papa adaylarını bir bir öldürüp, şehri anti-madde ile yok etme girişimidir. Robert Langdon, Vittoria Vetra (Ayelet Zurer) ile zaman karşı bir yarışa girip, hristiyanlık aleminin imajını kurtarmak zorundadır.

Kitabını da zamanında okumuş biri olarak film bana bambaşka geldi. Kitaptaki sürükleyicilik filmde de neredeyse var, Roma'da bir tarihi eserden öbürüne resmen sıçrıyoruz. Roman Holiday filminin farklı bir versiyonu gibi. Yalnız çok önemli bir karakter filmde yok ve doğal olarak filmin sonu da değişmek zorunda kalmış. Yapımcı Dan Brown olduğu için bir şey diyemiyoruz, kendisi böyle layık görmüş olmalı.

Camerlengo rolünde Ewan McGregor, başrol Tom Hanks'den daha dikkat çekici bir rol kesmiş diyebiliriz. Varlığı artı puan olmuş film için. Gerçi her an kendisini Trainspotting'de oynadığı karakter sanıp, ağzından "Vatican is the shittest country of world" lafını duyacakmışız gibi bir his taşısak da, oyunculuğu ve karizması ile rolünün hakkını vermiş diyebiliriz. Tom Hanks abimiz ise ilk filmde kendisine getirilen eleştirilere kulak asmış olacak ki, biraz daha dikkatli oynamış ve bir meseleyi çözdüğü zaman "şaşırma" tepkisini vermeyi ihmal etmemiş(da vinci code'da neydi öyle).

Filmlerde mantık hatası gördüğü zaman direkt filmden soğuyan, çok yeni bir şey bekleyen filmi izlemesin derim. Ama güzel bir kovalamaca, uzun metrajlı Roma-Vatikan belgeseli izlemek isteyense kaçırmasın derim.

filmin imdb puanı: 6.8
benim puanım: 7
şu ana kadarki toplam hasılatı: 133 milyon $ civarı.
kazandığı önemli ödüller: belli değil

filmle ilgili ilginç anektodlar:

- Vittoria rolü için ilk önce Naomi Watts düşünülmüş.
- Ayelet Zurer anca çekimler bittikten sonra kitabı okumuş.
- Leonardo DiCaprio Camerlengo rolünü reddetmiş.
- St.Pietro meydanının çekim yasağı sebebiyle bir benzerini inşa edip çekimleri burada tamamlamışlar.